Göz - The Eye


Yönetmenler David Moreau Xavier Palud
Oyuncular Jessica Alba, Alessandro Nivola, Parker Posey, Rade Serbedzija, Fernanda Romero, Rachel Ticotin, Chloe Moretz
Senaryo Sebastian Gutierrez
Yapımcılar Don Granger, Paula Wagner
Görüntü Yönetmeni Jeff Jur
Prodüksiyon Tasarımı James H. Spencer
Kostüm Tasarımı Michael Dennison
Kurgu Patrick Lussier
Özgün Müzik Marco Beltrami
Yapımcı Stüdyo Lionsgate Pictures, Paramount Vantage
Türkiye Dağıtımı Warner Bros. / Fida Film
Gösterim Tarihi 29 Şubat 2008

Sydney Wells (JESSICA ALBA), Los Angeles’lı, ünlü bir konser kemancısıdır. Zeki, başarılı ve son derece bağımsız bu genç kadın, çocukluğunda yaşadığı bir talihsizlik sonucu kör olmuştur. Hikayenin başında, Sydney ikili kornea nakli ameliyatı geçirerek yirmi yılı aşkın süreden sonra tekrar görmeye başlar. Ameliyatın ardından, nöroloji uzmanı Dr. Paul Faulkner (ALESSANDRO NIVOLA), Sydney’ye tekrar görmenin getireceği uyum sorunlarını aşması ve gördüklerini anlaması için yardım etmek üzere görevlendirilir. Ablası Helen’ın (PARKER POSEY) da desteğiyle, Sydney’nin dünyası yavaş yavaş anlam kazanmaya başlar.

Ancak Sydney'nin mutluluğu kısa sürer. Anlaşılamaz şekilde tuhaf ve korkutucu görüntüler genç kadını rahat bırakmaz. Acaba bunlar ameliyatın geçici bir sonucu mudur, Sydney'nin zihninin uyum sürecinin bir parçası mıdırlar, yoksa hayal gücünün ürünü müdürler? Ya da çok daha dehşet verici bir şeyin işareti midirler? Ailesi ve arkadaşları genç kadının akıl sağlığından şüphe etmeye başlamışken, Sydney yeni gözlerinin bir şekilde sadece kendinin görebildiği korkunç bir dünyanın kapılarını açtığına inanmaya başlar.

Lionsgate ve Paramount Vantage’ın sunduğu “THE EYE/GÖZ”, algı ve gerçekliğin sınırlarını zorlayan, tüyler ürpertici ve korkunç bir doğaüstü gerilim. Hit olmuş uluslararası Fransız filmi “ILS”i (“THEM”) de yönetmiş olan ikili David Moreau ve Xavier Palud’nün yönettiği “THE EYE/GÖZ”ün başrollerinde Jessica Alba, Alessandro Nivola, Parker Posey ve Rade Serbedzija yer alıyor. “THE EYE/GÖZ”ün yapımcılığını Paula Wagner, Don Granger ve Michelle Manning, yönetici yapımcılığını ise Mike Elliott, Peter Chan, Roy Lee, Doug Davison, Michael Paseornek, Peter Block, Tom Ortenberg ve Darren Miller üstlendiler.

Göz / The Eye Hakkında Bilmek İstediğiniz herşey

Kolera Günlerinde Aşk


Nobel ödüllü Gabriel Garcia Marquez'in unutulmaz başyapıtından uyarlama.

Yönetmen: Mike Newell
Oyuncular: Javier Bardem, Giovanna Mezzogiorno, Benjamin Bratt, John Leguizamo, Liv Schreiber,
Catalina Sandino Moreno, Fernanda Montenegro, Hector Elizondo
Senaryo: Ronald Harwood (Gabriel Garcia Marquez’in aynı adlı kitabından)
Yapımcı: Scott Steindorff
Görüntü Yönetmeni: Alfonso Beato
Prodüksiyon Tasarımı: Wolf Kroeger
Kostüm Tasarımı: Marit Allen
Kurgu: Mick Audsley
Set Dekorasyonu: Eli Griff
Özgün Müzik: Antonio Pinto
Yorumcu: Shakira

Mekanı Kolombiya’ya bağlı Cartagena kenti olan ve yarım yüzyıllık çok çok uzun bir zaman dilimine yayılan bu müthiş aşk öyküsünde, hayatındaki tek aşkına kavuşabilmek için 50 yıl beklemeyi göze alan bir erkeğin inanılmaz tutkusu ve saplantısı konu edilir.

Portresini “İhtiyarlara Yer Yok”la Oscar ödülüne aday gösterilen Javier Bardem’in çizdiği Florentino Ariza, romantik ve şair ruhlu bir telgraf memurudur. Zengin bir tüccarın kızı olan Fermina Daza’yı (Giovanna Mezzogiorno) gördüğü anda hayatının aşkını bulduğunu anlar. Peşpeşe yazdığı tutku dolu aşk mektuplarıyla genç kızın yüreğinde kıpırtılar uyandırmayı başarır. Ancak genç kızın tüccar babası (John Leguizamo) bu ilişkiyi öğrenince öfkeye kapılır ve onları sonsuza kadar ayırmaya yemin eder.

Fermina seçkin bir aristokrat olan Dr. Juvenal Urbino (Benjamin Bratt) evlenir. Juvenal bölgeyi esrarengiz bir şekilde kuşatan kolera hastalığıyla baş etmek için düzen ve ilaç getiren bir doktordur. Evlendikten sonra eşini Paris’e götürür ve uzun yıllar boyunca orada yaşarlar. Sonunda Cartagena’ya geri döndüklerinde Fermina ilk aşkını çoktan unutmuş gibi görünür.

Ancak Florentino aslında ilk aşkını hiçbir zaman unutmamıştır. Florentino, artık gemi sahibi varlıklı bir erkektir ve Fermina’yı beklerken çok sayıda kadınla ilişkiye girmiştir.Ancak hala Fermina’nın aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Kalbi sabırlıdır ve hayatının kadınıyla yeniden bir arada olma fırsatı için ömür boyu bekleyecektir.

Yönetmenliğini Mike Newell’in üstlendiği “Love in the Time of Cholera – Kolera Günlerinde Aşk”, sevginin özüne, temeline yapılan duygusal ve karmaşık bir yolculuktur. The Stone Village Pictures’ın sunduğu filmin yapımcılığını Altın Küre ödüllü yapımcı Scott Steindorff gerçekleştirdi. Senaryosunu, Gabriel Garcia Marquez’in aynı adlı romanından Oscar ödüllü yazar Ronald Harwood yazdı.

Filmin başrollerinde Oscar adayı aktör Javier Bardem (“Before Night Falls”, “The Sea Inside”, “No Country for Old Men”); Giovanna Mezzogiorno (“Don’t Tell”, “Facing Windows”); Benjamin Bratt (“Traffic”, “Clear and Present Danger”); Oscar adayı Catalina Sandino Moreno (“Maria Full of Grace”); Hector Elizondo (“The Princess Diaries 1 & 2”, “Pretty Woman”); Liev Schreiber (“The Omen”); Fernanda Montenegro (“The House of Sand and Fog”, “Central Station”); Laura Harring (Mulholland Dr.) ve John Leguizamo (“Moulin Rouge”, “Collateral Damage”) paylaştılar.

Filmin kamera arkasında ise, görüntü yönetmenliğini Alfonso Beato (The Queen); prodüksiyon tasarımlarını Wolf Kroeger (Beyond Borders); kurgu editörlüğünü Mick Audsley (Harry Potter and the Goblet of Fire); kostüm tasarımlarını Marit Allen (Brokeback Mountain) hayata geçirdi. Müziklerini Antonio Pinto’nun (City of God) bestelediği filme, Kolombiya doğumlu pop yıldızı Shakira da özel olarak hazırladığı orijinal şarkılarıyla katkıda bulundu.

Kolera Günlerinde Aşk ile ilgili herşey

M.Ö. 10.000 Filmi Neyi Anlatıyor?


Yönetmen : Roland Emmerich
Oyuncular: Steven Strait (D'Leh), Camilla Belle (Evolet), Cliff Curtis, Omar Sharif
Senaryo: Roland Emmerich, Harald Kloser
Yapımcılar : Roland Emmerich, Mark Gordon, Michael Wimer
Görüntü Yönetmeni: Ueli Steiger
Prodüksiyon Tasarımı: Jean – Vincent Puzos
Kostüm Tasarımı: Renee April, Odile Dicks – Mireaux
Kurgu: Alexander Berner
Özgün Müzik: Harald Kloser, Thomas Wanker
Türkiye Dağıtımı: Warner Bros.
Gösterim Tarihi: 07 Mart 2008

Yönetmen Roland Emmerich kehanet ve tanrıların hüküm sürdüğü, ruhların etrafta kol gezdiği, güçlü mamutların toprağı sarstığı mitolojik bir dönemde geçen müthiş bir destansı serüvenle sinemaseverlerin karşısına geçmeye hazırlanıyor.
Uzak bir dağ kabilesinde, genç avcı D’Leh (Steven Strait) kalbinin kraliçesini bulmuştur: Güzel Evolet (Camilla Belle)… Gizemli bir savaşçı grup, köyünü yağmalayıp, Evolet’i kaçırınca, D’Leh sevdiği kadını kurtarmak için savaşçıların peşinden dünyanın öbür ucuna kadar gitmek üzere küçük bir avcı grubuna önderlik etmek zorunda kalır.
Kaderin rüzgarına kapılan bu zoraki savaşçı-avcı grup, kılıç dişli kaplanlar ve tarih öncesi yırtıcılarıyla mücadele eder; kahramanca yolculuklarının sonunda bir Kayıp Uygarlığı ortaya çıkarırlar. Nihai kaderlerinde dev piramitlerin gökyüzüne uzandığı, hayalgücünün ötesinde bir imparatorluk vardır. Burada D’Leh’inin halkını zorla köleleştiren güçlü bir tanrıyla karşı karşıya gelecektirler.
Başrollerini Steven Strait, Camilla Belle ve Cliff Curtis’in üstlendiği filmi Roland Emmerich yönetti. Senaryosunu Roland Emmerich ile Harald Kloser’in kaleme aldığı filmde Michael Wimer, Roland Emmerich ve Mark Gordon yapımcı, Harald Kloser, Sarah Bradshaw, Tom Karnowski, Thomas Tull ve William Fay yönetici yapımcı olarak görev aldı. Görüntü yönetmeni Ueli Steiger, yapım tasarımcısı Jean-Vincent Puzos, kurgu ustası Alexander Berner ve kostüm tasarımcıları Odile Dicks-Mireaux ile Renee April filmin yaratıcı ekibini oluşturuyorlar. “10,000 BC/MÖ 10.000”in müziği Harald Kloser ve Thomas Wander’in imzasını taşıyor.
M.Ö. 10.000 hakkında daha detaylı bilgiler için tıklayınız

Amerikan Sağlık Sistemi Hakkındaki Gerçekler

Türkiye sinemalarında gösterime giren "Hasta - Sicko" filmi, Amerikan sağlık sistemi hakkındaki tartışmaları da gündeme taşıdı. Michael Moore'un yönettiği "Hasta"daki verilere göre Amerikan sağlık sisteminin gerçekleri şöyle:
• Birleşik Devletler dünyadaki evrensel bir sağlık sigorta sistemi olmadan endüstrileşmiş tek ülkedir.
• 2006 yılında, Amerikan nüfus sayımında 46 milyon Amerikalı’nın (şu anda 45 milyon seviyesine düşmüştür.) sağlık sigortası olmadığı anlaşılmıştır.
• Yoksulluk sınırının altında yaşayan ailelerin üçte birinden fazlası (%36) sigortasız. İspanyol kökenli Amerikalıların sayısı (%34) sigortasız beyaz Amerikalıların neredeyse iki katıyken (%13), siyah Amerikalıların %21’i sigortasız.
• Amerika’da 9 milyondan fazla çocuğun sağlık sigortası yok.
• 18000 insan her sene sigortaları olmadığı için ölüyor.
• BM İnsan Gelişim Raporuna göre “Sigortasızların kurallara uygun ayakta tedavi görmelerine pek rastlanmıyor. Bu yüzden önemsiz sağlık sorunları için hastaneye yatırılıyorlar. Hastanedeyken yeterli bakım yapılmıyor ve sigortalı hastalara göre ölüm sayısı daha fazla oluyor. Ayrıca daha az önleyici bakım alıyorlar. Sigortasızların %40’ından fazlasının hasta olduklarında gidebilecekleri düzenli bir yer bulunmuyor ve sigortasızların üçte birinden fazlası kendileri veya ailelerindeki birinin kendilerine önerilen tedavileri ilaçların pahalılığı yüzünden uygulayamadığını söylüyor.
• İflasların yarısı tıbbi faturalar yüzünden meydana geliyor. Bu dosyaların üçte biri sağlık sigortası olan insanların dosyaları.
• Amerika’da sağlığa ayrılan bütçe yıllık yaklaşık 2 trilyon dolar veya kişi başı 6697 dolar. Amerika Birleşik Devletleri dünyada sağlığa en çok para ayıran ülke durumunda.
• İdari harcamalar Amerika’daki tüm sağlık harcamalarının %31’ini oluşturuyor. Amerika özel sağlık sigortacıları için ortalama genel gider %11.7; Medicare için %3.6; Kanada ulusal sağlık sigortası programı için %1.3’tür.
• BM İnsan Gelişim Raporuna göre Amerika sağlığa en çok parayı ayıran ülke olmasına rağmen bebek ölüm oranı Amerika’da çoğu gelişimini tamamlamış ülkeden daha fazladır.
• El Salvador’da doğan bir bebeğin yaşama şansı Detroit’te doğan bir bebekten daha fazladır. Detroit’te bebek ölüm oranı 15.5 iken El Salvador’da bu oran 9.7’dir.
• Kanadalılar bizden ortalama olarak üç yıl daha fazla yaşamaktadırlar.
• Amerika Tıp Birliği Dergisi’ndeki bir araştırma eski Amerikalıların kendi dönemlerindeki İngilizlere göre daha sağlıksız olduğunu göstermiştir. Bizde daha fazla şeker hastası, kalp krizi, ciğer hastalıkları ve kanser görülmekteydi. En fakir İngilizlerin ortalama yaşam süresi en zengin Amerikalıdan daha fazla olabiliyordu.
• BM İnsan Gelişim Raporuna göre Küba’daki bebek ölüm oranı Amerika’dakinden daha azdır.
• Önümüzdeki on yıl içinde 2003 Medicare Part D’nin sonucu olarak federal hükümet ilaç ve sağlık endüstrisine yaklaşık 822 milyar dolar ayıracak.
• Washington’da meclis üyeleri sayısının en az dört katı kadar sağlık sistemi lobicisi bulunmaktadır.
• Amerikalıların %90’ı Amerika sağlık sisteminin önemli değişikliklere veya tamamen baştan yapılanması gerektiğine inanmaktadır. Amerikalıların üçte ikisi federal hükümetin tüm vatandaşlar için evrensel sağlık sistemini garanti etmesi gerektiğini düşünüyor.

Recep İvedik Hakkında Bilmek İstediğiniz Herşey


Agresif, kompleksli ama kedi gibi bir adam...

Yönetmen Toğan Gökbakar
Oyuncular Hakan Bilgin, Şahan Gökbakar, Fatma Topbaş, Tuluğ Çizgen, Nedim Doğan, Vural Buldu,Hakan Akın, İsmail Hakkı
Senaryo Şahan Gökbakar, Serkan Altuniğne
Yapımcılar Faruk Aksoy, Mehmet Ergin Soyarslan, Ayşe Germen
Yardımcı Yönetmen Hatice Yakar
Reji Asistanı Başak Yoldan
Görüntü Yönetmeni Ertunç Şenkay
Sanat Yönetmeni Koray Fındıkçıoğlu
Kostüm Sorumlusu Seden Tuncer
Set Amiri Melih Sezgin
Türkiye Dağıtımı Özen Film
Gösterim Tarihi 22 Şubat 2008

Adamın biri yolda cüzdanını düşürür, sokaklarda yaşayan başka bir adam tam cüzdanı kapıp kaçacakken Recep İvedik onunla mücadeleye girer. Sonunda sahibine teslim etmek üzere evsiz adamın elinden cüzdanı almayı başaran Recep İvedik kafasını çevirdiği anda cüzdan sahibinin çoktan gittiğini farkeder.

Akşam evinde televizyon seyreden Recep İvedik, cüzdanın Antalyalı çok önemli bir iş adamına ait olduğunu öğrenince arabasına atlar ve güneye doğru yola koyulur. Yol boyunca birbirinden komik sürprizlerle karşılaşan Recep İvedik en sonunda Antalya'ya varmayı başarır ve cüzdanı turizmci Muhsin Bey'e teslim eder. İş adamının ısrarlarına rağmen Recep İvedik ne para almayı kabul eder ne de otelde kalmayı...

Fakat tam otelden ayrılacakken çocukluk aşkı Sibel'in bir tur otobüsünden indiğini farkeder. Artık Recep İvedik'in tek bir amacı vardır; kendisini tanımayan, hatta hatırlamayan Sibel'e kendini beğendirmek...

Recep İvedik'in asıl keyifli tatil macerası bundan sonra başlayacaktır.

Daha fazlası için tıklayın