“W”: Oliver Stone’dan Başkan Bush’un öyküsü

“W”: Oliver Stone’dan Başkan Bush’un öyküsü

Herhangi bir baba-oğulun yapabileceği türden bir sohbet… Biraz futbol, biraz aile meseleleri, biraz da dünya sorunları… Ancak bu sohbetin taraflarından birisi ABD eski başkanı George H. W. Bush, diğeri ABD şimdiki başkanı George W. Bush olunca işin rengi değişiyor elbette… Sıradan gibi görünen bir sohbet bile aniden inanılmaz bir ağırlık kazanabiliyor. Özellikle de konuşmanın kontrolü Oliver Stone’un elindeyse...

Louisiana’da sıcak bir Haziran gecesi… Oscar ödüllü yönetmen Oliver Stone, en yeni filmi “W”nin kritik sahnelerinden birisinde baba Bush’u oynayan James Cromwell ile oğul Bush rolündeki Josh Brolin’i yönetirken alnından terler süzülüyor. ABD Başkanı George Bush’un kişisel, politik ve psikolojik gelişiminin öyküsünü anlatan bir drama çalışması bu… Baba ile oğulun sohbetinde yapmacık bir dostluk havası hakim… Ancak bu konuşmadan elde ettiğimiz küçük ipuçları bile, George W. Bush’un yükselişinde baba-oğul ilişkisinin payını açıklamaya çalışan yönetmen Stone’a yardımcı olduğu kesin...

Senaryo yazarı Stanley Weiser’ın 1990 yılında geçtiğini öngördüğü bu sahnede baba-oğul Bush’ların Texas Rangers (George W.’nin eskiden hissesi olduğu beyzbol takımı) ve o günlerde Kuveyt’i işgal eden Saddam Hüseyin hakkında konuştuğuna tanık oluyoruz.

George W. Bush bu sahnede, o dönemin Başkanı olan babasına “Ona (Saddam’a) Noriega’ya yaptığının aynısını yapmalısın. Ele geçirerek safdışı etmelisin” der. Baba Bush ise oğlu kadar cüretkar değil gibidir. “Politika belirlerken kişisel duyguların bir yana bırakılması gerektiğine inanmışımdır” şeklinde bir cevap verir oğluna… Ardından da şu cümleyi ekler: “Ancak Saddam’ın bu işgali dayanılır gibi değil. Dünya petrolünün yüzde 25’ini bu diktatörün kontrol etmesine izin verilemez.”

“Platoon”, “Salvador”, “Wall Street”, “Born on the Fourth of July” ve “JFK” gibi açıksözlü dramaların mimarı olan Oliver Stone’un, aktörlerin genellikle oynadıkları rollere kendi inançlarını yükleme eğiliminde olduğu bir endüstride en açık ve dürüst davranan politik yönetmenlerden birisi olarak çok özel bir yeri var. Uzun yıllardan beri Demokrat adayları destekleyen, son dönemde de Senatör Barack Obama’ya açık destek veren Oliver Stone, şu anki başkanın hayatının kronolojisini çıkartan bu projeyle gündeme geldi.Aslında “W”de anlatılan öykü ve filmin başındaki yönetmenin politik yapısı, potansiyel dağıtımcı şirketleri epeyce endişelendirdi. Projeye katılıp katılmama konusunda çekince duyanlar arasında başlangıçta filmin starı Josh Brolin bile vardı. Uzun süre kararsız kaldıktan sonra George W. Bush rolünü kabul etti. Buna karşılık Amerikan Birinci Beyzbol Ligi yetkilileri, filmin yapımında işbirliği yapmayı reddettiler.

Durum böyle olunca Oliver Stone, James Cromwell ile Josh Brolin’i, filmde sözü edilen Texas Rangers beyzbol takımına ev sahipliği yapan stadyum yerine Shreveport’taki Independence Bowl Stadyumu’na götürerek çekimleri orada yaptı.

Filmininin kurgusunu ve dağıtımını kasım seçimleri öncesine yetiştirmek için soluk soluğa bir çalışma içerisine giren Stone, çoğu zaman günde 5 saatlik uykuyla yetinmek zorunda kaldı. Çoğu günlerde saatler geceyarısını gösterdiği anlarda bile 61 yaşındaki yönetmen yüksek tempolu çalışmasına devam ediyor, filmini yetiştirmeye çalışıyordu.

Yaptığı filmini Michael Moore’un “Fahrenheit 9/11” adlı yapıtıyla karşılaştıran Oliver Stone, “Michael Moore’u severim ama o türde bir film yapmak istemedim” diyor ve şöyle devam ediyor: “Benim filmim aşırı ciddi bir film değildir ama ciddi bir konusu vardır. Shakespeare tarzı bir öykü de diyebiliriz. Yaşadığım ve gördüğüm şekliyle Amerikan demokrasisinin tuhaf bir açıklaması şeklinde görüyorum” diyor.Oliver Stone, Josh Brolin ve filme katkıda bulunan herkes, “W” projesini yaparken son derece dürüst bir biyografi yarattıklarına, en sıkı Cumhuriyetçilerin, hatta Bush ailesinin bile gidip görmek isteyeceğine inanıyorlar.

Bush ve çevresini oluşturmak

Oliver Stone imzalı “W”nin başrolünde “No Country for Old Men”in starı Josh Brolin oynadı. ABD Başkanı George W. Bush’un portresini çizen aktör, başkanın konuşma tarzını ve vücut dilini en iyi şekilde yakalayabilmek için saatlerce çalışma yaptı. Bu arada “Saturday Night Live” tarzı komedi programlarında yapıldığı şekilde karikatürize etmemek; gerçeğe daha uygun portresini çizmek için elinden geleni yaptı.Filmde Baba Bush olarak bilinen George H.W. Bush rolünde James Cromwell oynarken Laura Bush rolünde Elizabeth Banks, Dick Cheney rolünde Richard Dreyfuss, Karl Rove rolünde Toby Jones ve Donald Rumsfeld rolünde Scott Glenn oynadılar.

Los Angeles Times ve Bloomberg tarafından yapılan son ankette Bush politikalarına onay ratinglerinin yüzde 23’lere kadar düştüğüne dikkat çeken Josh Brolin, bu konudaki düşüncesini şu sözlerle dile getiriyor:

“Bu filmin amacı, zaten görevini bırakmak üzere olan bir adama bir tekme daha atmak değildir. Cumhuriyetçiler de bu filmi seyredebilmeli ve ‘İşte bu adamı bu yüzden seviyoruz’ diyebilmeliler… Bu politik bir film değildir. Bir biyografi çalışmasıdır. Bush için bugüne kadar çok farklı yorumlar yapıldı. Kimi zaman aptal, kimi zaman kukla, kimi zaman da başarısız başkan tanımlamaları oldu. Ancak şunu unutmayalım ki, halk onu herşeyden önce bir insan olarak hatırlayacaktır. Biz bu filmi yaparken her aşamada şu soruyu sorduk: ‘Bu adam nasıl büyüdü ve şu anki haline nasıl geldi?”

Yale Üniversitesi’nde öğrenciyken kısa bir dönem Bush’un sınıf arkadaşı olan Oliver Stone, başkanın politikalarının hayranı olmadığını açıkça söylüyor ama bir yandan da Bush’un tutkuları ve dirençliliği karşısında hayranlık duyduğunu da gizlemiyor.

Film temelde üç parçaya bölünmüş durumda… Birinci bölümde Bush’un zor koşullar altında geçen gençliği, ikinci bölümde kişisel ve dinsel dönüşüm süreci, son olarak üçüncü bölümde Oval Ofis’teki ilk dönemi yer alıyor.

Oliver Stone filmin genel yaklaşımıyla ilgili olarak şu yorumu yapıyor: “Bol miktarda gaf yaptıktan ve halka yalan söyledikten sonra çok büyük kitleleri kendi tarafına çekti. Bush’a her ne kadar muhalif olsam da, onun dinsel ve kişisel dönüşümü beni daima büyülemiştir. Sağlam içki içen bir adamın sadece Teksas Valisi olmakla kalmayıp, o konumdan Özgür Dünyanın liderliğine kadar gitmesini daima takdirle izledim.”

Stone sözlerine şunları ekliyor: “Biz bu filmde George W. Bush’un ayak izlerinde yürümeye çalıştık. Onun gibi hissetmek, kafasının içine girebilmek için elimizden geleni yaptık. Ancak tüm bunlar ona hakaret ettiğimiz, küçük düşürdüğümüz anlamına gelmez.”

Filmin yapımında Bush’un eski bir meslektaşı da danışman olarak görev yaptı. Böylece yaşamı hakkında en küçük detaylar bile doğru olarak sağlandı. Ancak tüm tarihsel doğruluğuna rağmen “W”, açıkça kurgusal bir çalışma oldu.

Bu konuda Oliver Stone’un yorumu şöyle: “Bu filmi yaparken Bush ile ilgili kendi düşüncelerimiz ve önyargılarımızla oynadık. Bu film onun günlüğü gibidir. Kendi kendisini açıklama girişiminde bulunduğu bir günlük gibi diyebilirim.”Öncelik kazanan bir projeAslında Oliver Stone’un yapmak istediği proje bu değildi. Vietnam’da 1968 yılında meydana gelen My Lai katliamıyla ilgili olarak Amerikan Ordusunda başlatılan soruşturmayı konu alan “Pinkville” adlı bir film çekmeyi planlıyordu.

Setleri bile hazırlanan “Pinkville”in çekimine günler kala filmin başrol oyuncusu Bruce Willis ani bir kararla projeden çekildiğini açıkladı. Senaryodan mutsuz olduğunu söylüyordu ama senaryo yazarlarının grevi devam ettiği için yeniden yazılması mümkün değildi. Bunun üzerine Stone, başrolde oynaması için Nicolas Cage’i ikna turlarına başladı. Ancak filmin yapımcı şirketi United Artists’in heyecanı, geçtiğimiz yıl çektikleri savaş filmi “Lions for Lambs”in gişe başarısızlığı nedeniyle yok olmuştu bir kere…

Stone aynı günlerde Stanley Weiser ile birlikte “W”nin senaryosu üzerinde çalışıyordu. 1987 yılında çektiği “Wall Street”in de senaryosunu yazdığı için onu yakından tanıyordu. Bu açıdan sorun yoktu ama “W”de ele alacağı konunun çok fazla güncel olması biraz canını sıkıyordu. Daha önce Nixon’un filmini yapmıştı ama yaptığı günlerde Nixon hayatta değildi.

Yapımcı Moritz Borman o günleri şu sözlerle anımsıyor: “Oliver emin değildi. Canı sıkılıyor ve ‘Bush hakkında yeteri kadar materyal var mı? Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra acaba daha fazla mı materyal olur?’ diye sorup duruyordu. Neyse ki aynı günlerde Bush hakkında birkaç kitap yayınlanmaya başladı.”

“Pinkville” projesinin iptalinden sonra 2008 başında “W”ye geri dönen Oliver Stone, böyle bir film yapmak için en doğru zaman olduğuna iyice ikna olmuştu. Aynı zamanda filmin kasım ayındaki başkanlık seçimlerinden önce gösterime girmesi de çok önemliydi. Bir sonraki başkanın kim olacağı konusuyla herkesin yakından ilgilendiği bir dönemde gösterime girerse etkisinin daha büyük olacağını düşünüyordu.

Oliver Stone ve ekibinin kamera arkasına geçmeden önce çok önemli bir soruya cevap bulması gerekliydi: Böyle bir filmi yapmak için kim para ödeyecekti?

Daha önce 2006 yılında Stone’un ticari açıdan da başarı kazanan çalışması “World Trade Center”a yapımcı olarak imzasını atan Moritz Borman, bu konudaki gelişmeleri şu sözlerle anlatıyor: “Bush ve Stone gibi iki ismi yanyana koyun, ortaya çıkacak film konusunda herkesin kendisine göre önyargısı olacaktır. Ancak ‘World Trade Center’da da buna benzer önyargılar vardı. Filmle ilgili duyuru yapıldığında büyük gürültü koparıldı. Sonradan gösterim tarihi yaklaştıkça protestolar azaldı. Hatta en çok protesto edenler bile mutlaka görülmesi gereken bir film olarak nitelemeye başladılar.”

Borman ve Stone’un her ikisi de böyle bir projeye kalkışabilecek çok az stüdyo olduğunun farkındaydılar. Özellikle de arzu ettikleri 2008 Ekim gösterimini kabul edebilecek stüdyo bulmak kolay değildi. Film stüdyolarının büyük kısmı, gösterim programlarını bir yıl önceden planlamışlardı. Bu durumda böylesine zorlu bir materyali finanse etmekten korkmayacak bağımsız bir finansöre ihtiyaç vardı. Bu kişi Bill Block oldu.

Film prodüksiyon, finans ve satış şirketi QED International’ı 2006 yılında kuran Bill Block, büyük stüdyoların gözardı ettiği türden yüksek profilli bir dramaya ilgi duyuyordu. Stone’un “W” projesini ise sorun yaratacak bir proje gibi değil, tam tersine geniş izleyici kitlelerinin hoşuna gidecek bir yapım olarak algılıyordu. QED International’daki yapımcı dostları Kim Fox ile Paul Hanson da aynı fikirdeydiler.

Bill Block’un “W” ile ilgili çok sade bir yorumu var: “Oliver’in yaptığı film son derece çarpıcı ve ticari bir yapım oldu. Kesinlikle statik bir biyografi filmi değil. Hareketli, değişken ve kinetik bir çalışma…”QED International şirketi, filmin 30 milyon dolarlık bütçesinin yanısıra kopyalarının basımı ve reklam masraflarını da karşılayacak parayı sağladı. Bir başka deyimle, “W”nin dağıtımını üstlenecek dağıtımcı şirketlerin hiçbirisi risk almayacak. Filmi gösterime sokacak; yüzde 15 oranındaki dağıtım komisyonunu alacak ve gerisine karışmayacak.

Filmin yapımı ve dağıtımı için bazı büyük stüdyolarla görüştüğünü ifade eden Oliver Stone, “Bir stüdyo sizin filminizi reddettiği zaman sebebini asla tam olarak bilemezsiniz. Sonuçta hepsi çok büyük holdinglerin küçük parçalarıdır. Ancak en yüksek düzeyli yöneticiler bile yeşil ışık yakamadılar. Kimisi fazla riskli olduğunu söyledi, kimisi politik açıdan sorun yaratacağını söyledi.”

Oliver Stone bunları anlatırken stüdyo ismi vermekten özellikle kaçınıyor ama ünlü yönetmene yakın isimlerin dediğine bakılırsa, görüştüğü ama olumlu cevap alamadığı büyük stüdyolar arasında Paramount, Warner Bros. ve Universal gibileri var.

“W” projesiyle yakından ilgilenenler arasında Harvey Weinstein’ın sahibi olduğu Weinstein Co. Adlı yapım şirketi de vardı ama QED International yetkilileri, Weinstein yerine Lionsgate Films ile anlaşmayı tercih ettiler. Bu şirketin mali yapısı daha dengeliydi. Ayrıca büyük bir stüdyonun parçası olmayan Lionsgate, bağımsız dağıtımcılar arasında en güvenilir olanlarından birisiydi.

Buna rağmen Lionsgate yetkilileri de, “W”yi Ekim ayı gösterim programına dahil etmekte epeyce zorlandılar. Film zamanında hazır olamadığı takdirde ABD seçimleri sonrasında bir gösterim tarihi üzerinde bile tartıştılar. Ayrıca nereden gelirse gelsin her türlü tepkiyi göğüslemeye de hazırdılar. Sonuçta Lionsgate, “Saw” serisi ve “Hostel” gibi tartışmalı filmlerin dağıtımcısıydı ve tepkilere alışkındı.

Lionsgate’in üst düzey başkanlarından Joe Drake, “Böyle bir filmi gösterime sokunca elbette belli bir dereceye kadar hararetlenme olacak. Biz bu tartışmaları göze alabiliriz. Bizim açımızdan problem olmayacak” diyordu.

John Horn, Los Angeles Times Başyazarı, 29 Haziran 2008

Hiç yorum yok: