Herşeyi Gerçek Tutmak…

Jerry ile Rachel’in içinde bulunduğu dünyadaki herşeyi bilinmeyen bir varlığın her an kontrol ettiği duygusunu izleyicide uyandırmayı hedefleyen film yapımcıları, bunu başarmak için tek bir yaklaşıma başvurdular: Herşeyi gerçek tutmak ve bunu filmin başından sonuna kadar korumak…

“Bu filmin odak noktasında bir miktar bilimkurgu vardır” diyor ortak yapımcı Chiarelli, “Böyle bir fikri başarıyla uygulamanın yolu ise ortamdaki her detayı mümkün olduğunca gerçek yapmaktı. Pentagon koridorları veya Capitol Binası gibi ortamları yaratırken herşeyi olabildiğince gerçeğe uygun şekilde yeniden yaratmak için çok sıkı çalışma yaptık.”

Günümüz izleyicilerinin askeri ve kriminal soruşturmalar konusunda yazılı basın ve televizyon haberleri aracılığıyla bol miktarda bilgi sahibi olduğu düşünülürse filmde bu boyutların otantik şekilde verilmesi büyük önem taşıyordu. Film yapımcıları, askeri konular hakkında izleyici beklentisini karşılamak için doğrudan doğruya Pentagon’un yardımına başvurmaya karar verdiler.

Yapımcı Ed McDonnell bu konuda neler yapıldığını şu sözlerle açıklıyor: “Aslında Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) işbirliğini alabilmek çok zordur. Ancak senaryo aşamasında bizlerle yakın işbirliği içinde çalıştılar. Filmin her anında tam kapsamlı destek verdiler. Onların yardımı olmasaydı otantizm boyutunu başaramazdık. Askeri yetkililerin konuşma tarzlarından vücut dillerine kadar herşeyi kontrol altında tutan bir çalışma yaptık. D.J. ile Shia gündelik bazda sürekli danışman yardımı aldılar.”

Bu arada Rosario Dawson da Washington’da Hava Kuvvetleri’ne bağlı olarak faaliyet gösteren OSI karargahına giderek gerçek subayların neler yaptığını öğrenmeye çalıştı. Hava Kuvvetleri Teknik Danışmanı Vince Aragona bu konuda tam destek verdi. Rosario Dawson ayrıca Los Angeles’taki Hava Kuvvetleri Üssü’ne giderek orada çalışan bir kadın ajanla görüşmeler yaptı.
Kriminal soruşturmalarla ilgili teknik destek ise, FBI bünyesinde 22 yıl hizmet verdikten sonra şu an emekli olan Tom Knowles’tan geldi. Filmde danışmanlık hizmeti veren Knowles’in görevi, iki FBI ajanını canlandıran Billy Bob Thornton ile Ethan Embry’e kriminal soruşturmaların nasıl yürütüldüğü konusunda bilgi vermekti. Tom Knowles yaptığı çalışmayı şu sözlerle aktarıyor:

“Benden yardım istediler. Örneğin bir ‘suç sahnesi’nde öncelikle nelere odaklanmak gerektiğini sordular. Hangi kanıtın kritik derecede önemli, hangisinin önemsiz olduğunu öğrenmek istediler. Bir suç sahnesinde kulağında küçük bir dinleme cihazı olan bir ceset bulunur. Çevresinde ayak izleri vardır. FBI ajanları başlangıçta ayak izlerine odaklanırlar. Ayak izleri iyi birer kanıttır. Ancak mikrofonlar ve insan yapımı diğer cihazların üretim kodları vardır. Bu bilgilerden yola çıkarak o cihazın üretim yerine veya satış noktasına ulaşabilirsiniz. Bu da sizi potansiyel şüpheliye götürebilir.”

Filmde anlatılan öyküdeki dünyanın inandırıcı şekilde yaratılması görevi, prodüksiyon tasarımcısı Tom Sanders ile ekibine verildi. Geçtiğimiz yıllarda “Saving Private Ryan”, “Braveheart” ve “Dracula” gibi filmlerdeki çalışmasıyla sayısız ödül alan Tom Sanders, yaptığı çalışmayı şu sözlerle açıklıyor:

“Filmin prodüksiyon takvimi oldukça sıkışıktı. 90’ın üzerinde farklı sette çalışma yapılacak olması nedeniyle farklı ortamlarda farklı setler hazırlama gereği ortaya çıktı. Bugüne kadar genellikle periyod filmlerinde çalışma yaptığım için eski dönemleri simgeleyen setler hazırlamıştım. Bu nedenle konusu günümüzde geçen ‘Eagle Eye’ benim açımdan güzel bir değişiklik oldu. Eski dönemlerden çıkıp günümüze sıçrama fırsatını yakalamak çok keyifliydi.”

Hiç yorum yok: