Josh Brolin ile söyleşi

Oliver Stone’un çok tartışılacak yeni filmi “W”de George Bush’un portresini çizen Josh Brolin, yakında tarih sayfalarındaki yerini alacak olan ABD Başkanında hem komediye, hem de üzücü yanları bulduğunu söylüyor.

Filmi Oliver Stone’un yönetecek olması nedeniyle George W. Bush’un karikatüre veya mizaha dönüşebileceğinden endişe ettiniz mi?

Herkesteki solcu ve kozmetik bakış açısının benzeri bende de vardı. Herkes gibi ben de bu adamın sürekli yanlış kararlar alan bir salak, bir kukla olduğu düşüncesindeydim. Ancak hayatı boyunca hep yalpalamış bir adamı anlatan son derece cazip bir öyküsü olduğunu gördüm. George W. Bush labirentteki fare gibiydi, peyniri bulmak için çırpınıyor ama bir türlü bulamıyordu. Sonra günün birinde Birleşik Amerika Başkanı oldu.

Sizin ortaya koyduğunuz performansın, gecenin ilerleyen saatlerinde televizyonlarda yayınlanan komedi programlarından farkı ne?

O programlardaki komedyenler genellikle George Bush’un karbon kağıdı kopyasını yapıyorlar. 15 saniye için bu eğlenceli olur, sonra ‘Sıradaki espri ne?’ diye sorarsınız. Oliver teklifi ilk getirdiğinde “hayır” diyerek başka aktörlerin isimlerini verdim.

Neden?

Başaramayacağımdan korktum. Sonra, “Bush’un karbon kopyası mı olacak, ‘Dr. Strangelove’ ruhunu taşıyan bir film mi olacak, yoksa gerçek anlamda ağır bir yapım mı olacak?’ sorusunu sordum. Bush’un mimikleri ve konuşma tarzıyla bir süreliğine güzel zaman geçirmek istedim. Sonuçta istediğim uzun soluklu bir Bush portresi çizmekti.

Başkanlığı döneminde uyguladığı çirkin tarzın provasını yaptınız mı?

Yapmamıza gerek kalmadı. Onun tarzı zaten belliydi ve oradaydı. Yaptığımız tek şey, başkan olmaya karşı gerçek anlamda ilgi duymayan ve başkanlık için gerekli eğitimi almamış bir insanın ilgi çekici doğası üzerinde odaklanmaktı. Ancak bu özelliklerine rağmen iki dönem başkanlık yaptığını da unutmayalım.

Karl Rove ve Bill O’Reilly size karşı cephe aldılar mı?

Geçen hafta birisi arayarak şöyle bir mesaj bıraktı: Bill O’Reilly senden nefret ediyor. Sonra telefonu kapadı. Buna rağmen Bush’un filmi izleyeceğini ve “iyi olmuş” diyeceğini umuyorum.
Senaryoyu okuduğum kadarıyla gözlerime inanamadım. Bu filmi tek cümleyle nasıl tanımlayabilirsiniz?

Tarantino filmleri tadında… “Pulp Fiction”un George Bush versiyonunu izler gibi olacaksınız.
Louisiana’ya bağlı Shreveport’ta prodüksiyonun tamamlanması şerefine verilen partide siz ve rol arkadaşınız Jeffrey Wright birkaç saatliğine hapishaneye atıldınız. Yerel bir bardaki kavgaya karıştığınız ve polisin ikinizi de tutukladığı bildirildi. Orada tam olarak ne oldu?

Bar kavgası falan yoktu, bunu geçelim. Tam olarak anlatamam çünkü oldukça çirkin bir durum. Söyleyebileceğim tek şey, orada olanlar güzel şeyler değildi ve olayla ilgisi olan herkes bunu çok iyi biliyor. Polisin yaptığı uygulamalarla ilgili olarak elindeki ceza kanunlarına uyma sorumluluğu var. Orada meydana gelen olayda uygulanan ceza ile kanunlardaki ceza arasında bir paralellik olduğunu sanmıyorum.

Polisin bir miktar şiddet kullandığı söylentileri var. İşkenceyi mazur gören bir adamı oynadığınız için hapishaneyi boylamanızı ironik buluyor musunuz?

Bunu söyleyemem ama parallellik var. İnsanlar benim metodik bir aktör olduğum üzerinde konuşuyorlar ve film bittikten beş saat sonra bunlar oluyor.

Sizin ve George Bush’un babalarınız ünlü… İkiniz de başarıyı oldukça ilerlemiş bir yaşta buldunuz…

George Bush üzerine yazılmış kitaplar okuyarak ikimiz arasındaki benzerlikleri not aldım. O ve babası, o ve annesi… Ben de onun gibi güçlü bir anne ile büyüdüm. Ancak profesyonel açıdan bakarsak, ben asla onun gibi hayata küsmedim ve dünyadan nefret etmedim.

Ayrıca bu sonbahar, Harvey Milk’i öldüren adam olarak tanınan Dan White’ın hayatını anlatan “Milk” adlı filmde Dan White’ı oynuyorsunuz…

White’ın itiraflarını anlattığı bir bant dinledim. Bugüne kadar duyduğum en üzücü itiraflardı. Kendisini kurban olmuş hissediyordu. Bir insan kendisini kurban olmuş hissediyorsa artık onun zekasına güvenemezsiniz. Son derece tepkisel davranışlara başvurur.

Hiç yorum yok: