Berg, “Hancock”ı yönetmek üzere kamera arkasına geçti

Bir zamanlar oyunculuğuyla tanınan Peter Berg son zamanlarda yönetmen olarak imza attığı güçlü ve yaratıcı filmlerle eleştirmen ve izleyicilerin beğenisini kazandı.

Michael Mann’la “The Kingdom”da birlikte çalıştıktan sonra, Berg, “Hancock”ı yönetmek üzere kamera arkasına geçti. Mann, Berg’ün sette ılımlı ve spontane bir atmosfer yaratmasına rağmen, aslında bu görünüşün altında hazırlıklı ve işine odaklı bir yönetmen olduğunu ifade ediyor. “Pete’in içgüdüleri çok güçlü ve seçimlerinde anlık kararlar veriyor” diyor Mann ve ekliyor: “Ama belli ettiğinden çok daha işine odaklı ve entelektüel. Her konuyu ciddi ciddi düşünüyor” diyor Mann.

Akiva Goldsman da benzer bir görüş dile getiriyor: “Peter Berg eğlenmek isteyen iyi niyetli bir çocuk gibi görünüyor. Ama aslında bu onun sürecin etrafında bir ortam, bir spontanelik yaratmak için taktığı bir maske. Peter, gerçekte, çok derin düşünen ve çok zeki biridir. Gerekli olduğunu düşünene kadar, göz kırpıp kafa sallayarak bu özelliklerini saklamaya çalışıyor”.

“Pete’in kendine özgü bir sesi var” diyen Smith ise sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tamamen kendisine ait bir tat ve stili var. Nasıl çekim yapılacağı, nasıl yaratıcı olunacağı konusunda üst düzeyde bir uzman. Pete, Hancock’ı süper kahraman kıyafetleri içinde hakiki sorunları olan hakiki bir adam konumuna koyunca neler olacağını çok merak ettim”.

“Pete’te bir yazar, yönetmen ya da yapımcınınkinden çok farklı bir oyuncu güveni var” diyor Mann ve ekliyor: “Bir düşünce ya da bir duyguya ne zaman sarılacağını, izleyiciden beklediği duyguyu elde etmek için bir sahne ve çekimi belirli bir oyuncuya göre nasıl ayarlayacağını çok iyi biliyor”.

Berg’le ilk buluşmasını Theron şöyle aktarıyor: “Nasıl çalışmayı sevdiği konusunda çok dolaysız ve dürüsttü. Kayıtların ortasında bağırarak bir şeyler söyleyeceğini belirtti ve, ‘Kaydı kesmeyi sevmem. Onun için de kesmem. Umarım bu senin için sorun olmaz’ dedi. Daha önce hiç öyle çalışmamıştım ama şimdi başka türlüsünü düşünemiyorum”.

Berg, Hancock’ı beyaz perdeye taşımak üzere bir araya gelmiş ekibin parçasıydı. Smith, Lassiter, Mann, Goldsman ve Berg’den oluşan ekipte her bir isim “Hancock”ın beyaz perde yolculuğunda masaya bir şeyler koydu.

“Sinemacılık bir takım sporudur” diyor Smith ve ekliyor: “‘Hancock’ gibi bir film için, merkezden uzak, olabildiğince çok fikir bulmamız gerekiyordu; ve bu ekipteki herkes normalden bir derece uzak. Bunu muhteşem bir işbirliği yapan şey, hepimizin gerçekten çok tuhaf fikirlerinin olmasıydı. Herkes her şeyi söyleyebiliyordu ve bir numaralı fikir, yani malzemenin DNA’sı gibi hissettiğimiz fikir öne çıkıyordu”.

Goldsman ise bu konuda şunları söylüyor: “Birbirimize gerçekten bel bağladığımız bir grup oluşturduk. Pete bir filmde yazar, yönetmen ve yapımcı olarak yer alabiliyor; Michael yönetmenlik ve yapımcılık yapabiliyor; Will yapımcılık ve yönetmenlik yapabiliyor; J.L. yapımcılığı kesinlikle biliyor; ben de yazabiliyorum ve başıma silah dayarsanız muhtemelen bir sahneyi de yönetebilirim. Bu, birbirimizin işini yaptığı anlamına gelmiyor; sadece birbirimizi kolladığımız anlamına geliyor”.

Berg ise, “Bir aşağı bir yukarı yürüyüp durmam gerekti. Akiva, Michael, Will ve J.L.’den oluşan bir grup çok zorlayıcı oluyor; beni diken üstünde tuttular. Bir Michael gelip vuruyordu, bir Akiva, ve sonra bir de sessiz bir suikastçiyi andıran J.L.” diyor gülerek ve ekliyor: “Senaryonun bazı kısımlarını alıp bazı ayrıntıları öne çıkardık ama bu hikaye için alkışlar esas olarak Vincent Ngo ve Vince Gilligan’a gitmeli”.

Yönetmen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir oyuncu olarak, kafanızı doğru düşünce biçimine sokmanız ve doğru anı yakalamanız gerektiğini öğrendim. Sinemanın özünden o kadar çok sapma var ki gerçekten neyin önemli olduğunu unuttuk: Sinema salonunda oturan izleyici, biz yapımı tamamladıktan bir yıl sonra izledikleri şeyden keyif almalı. Will’in bir sözü var: ‘Eğer hazır kalırsanız, asla hazırlanmanız gerekmez’. Doğru düşünce biçiminde kalmak benim için bunu mümkün kılıyor”.

“Peter sette hakikaten hoş bir ortam yaratıyor” diyen Smith ise şöyle devam ediyor: “Sette herkes ona fikir verebiliyor ve o bunları dinliyor. Çok açık fikirli. Eğlenmeyi sevdiği için herkes işe gelmekten keyif alıyor. Tabi ki yoğun baskı ve yüksek tempo oluyor ama işi mutlu bir ruh hâliyle tamamlıyorsunuz”.

Hiç yorum yok: