The Mummy: Prodüksiyon Tasarımları

Prodüksiyon Tasarımları: Epik Altyapıyı Yaratmak

Prodüksiyon tasarımcısı Nigel Phelps, yönetmenle ilk tanıştığında son derece zorlu bir kreatif yolculuğa çıkacaklarını hemen anlamıştı. Yönetmen Cohen’in düşüncesine göre, “The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor” her açıdan epik görünüme sahip olmalıydı. Bu da Phelps’in prodüksiyona özgün yapıdaki mistik görsel çerçeve kazandırması gerektiği anlamına geliyordu. Yönetmenin en büyük hayali, Çin’in fantastik kültürünü ve mirasını paylaşmak, filmin boyutlarını en yüksek aşamalara taşımaktı. İki adamın karşısında çok büyük bir zorluk vardı ve herşey tasarımla başlamak zorundaydı.

Prodüksiyon tasarımcısı Nigel Phelps, bu konuda uyguladığı yaklaşımı şu sözlerle ifade ediyor: “Herşeyin dev boyutlarda olduğu böyle bir projeye başlarken setlerin ne kadarının fiziksel olarak inşa edileceğine, ne kadarının digital ortamda yaratılacağına karar vermeniz gerekir. Bunu ancak yönetmen ile koordineli bir çalışma yaparak gerçekleştirirsiniz. Çin’e gidince bugüne kadar yaptığımız herşeyden daha fazla fiziksel manzaralar içeren bir dünyaya kapılarımızı açmış olduk. İçinde Terracotta Ordusunun yer aldığı bir mozole (anıt mezar) gibi setler sözkonusu olduğunda küçük bir setle geçiştiremezsiniz.”

Filmin stili belirlenirken Cohen’in ömrü boyunca Çin kültürüne ve Budist öğretilerine duyduğu tutkudan yola çıkıldı. Herşeyin mümkün olduğunca gerçeğe uygun olması büyük önem taşıyordu. Ayrıca özellikle Himalayalar ve kubbeli Budist anıtıyla (stupa) ilgili sahnelerde önemli miktarda spritüel boyut yer aldı.

Cohen’e göre filmin tasarımları Çin tarihini yansıtacak şekilde düzenlenmeliydi. Bu yaklaşım sonucunda filmde Çin’in iki farklı dönemi sergilendi. Bunlardan birisi, M.Ö. 200 yılının gerçek tarihi, diğeri ise 1946 yılı Çin’indeki ortamın gözler önüne serilmesiydi.

Filmin yönetmeni ve prodüksiyon tasarımcısının aynı düşüncede olduğu bir husus da kamera hareketleri oldu. Asya kıtasına baştanbaşa hükmetmeye kararlı olan çok güçlü bir imparatorun öyküsünü anlatırken kamera hareketlerinin sınırlı kalmasını her ikisi de istemiyordu. Görüntü yönetmeni Simon Duggan ile anlaşırken bu noktaya dikkat çektiler ve 360 derecelik kamera açılarıyla çalışmasını talep ettiler.

Öte yandan Phelps de, Kanada ve Çin’deki dev setleri kurarken araştırma çalışmalarına devam etti. Çin tarihinin 2.000 yıllık kesitini en ince noktalarına kadar araştırdı. Montreal’li araştırmacılardan oluşan kalabalık bir ekip ona yardımcı oldu. Bir setten diğerine sürekli hareket eden Phelps, yüzlerce inşaat işçisinin yaptığı çalışmaların gerçeğe uygunluğunu sürekli denetledi.

Filmin çekimleri yapılırken eldeki orijinal senaryo birebir takip edilmedi. Çin’de bulundukları sırada yeni mekanları sürekli dolaşan Phelps ile Cohen, zaman zaman senaryo üzerinde bazı değişiklikler yaptılar. Yönetmen bu konuda filmin orijinal başlangıcının değiştirilmesi örneğini vererek şunları söylüyor:

“Çin’e mekan taraması için ilk geldiğimizde Ningxia bölgesine gittik. Orada Danimarka toprakları büyüklüğünde dev kum tepeleriyle karşılaştık. Bir gün otel broşürünü karıştırırken ‘Ningxia’da ne var?’ diye merak etmiştim. Oraya gittiğimde hepsi son derece ilginç olan piramitleri keşfettim.”

Bu noktada sözü devralan Phelps şunları ekliyor: “Tepeleri, dağları ve çevredeki herşeyiyle coğrafik açıdan Tian Mo’dakine benzer bir görüntü vardı. Orada senaryoda yer almayan bazı çekimler yapmayı düşündüm. Rob da fikrimi beğenince bunları filmin başlangıcında kullanmaya karar verdik. İzleyiciler o piramitleri görünce bilgisayar ortamında yaratıldığını sanabilir. Çünkü Çin’de piramit gibi şeyler görmeye alışkın değiller. Ama piramitler gerçekten vardı.”

Yüzlerce mezarın yer aldığı bir vadide bulunan dev piramitler, Moğollar tarafından soykırıma uğratılan Çinli bir ırktan geriye kalanları içeriyordu. Moğolların bu soykırımı yapma sebebi ise, liderleri Cengiz Han’ı öldüren okun Çinli kabile tarafından atılmış olmasıydı. Çin’in bu bölgesi yüzyıllardır dış dünyaya kapalı olduğu için oradaki piramitler de unutulup gitmişti. Bu bölgedeki mezarlar, Cengiz Han gibi korkutucu bir lideri öldürmüş insanların kültüründen geriye kalanları simgeliyordu.

Daha önce “Troy – Truva” gibi epik başyapıtlarda da çalışan tasarımcı, “Mumya”nın üçüncüsüne getirdiği özgün yaklaşımı şu sözlerle açıklıyor: “Senaryoyu okurken öyküye şöyle bir bakınca herşeyi ışık ve gölge bağlamında görmeye başladım. Şurası aydınlık, şurası karanlık, şu uzun, şu kısa, şu zayıf gibi detaylar o anda kafamda canlandı. Yazılı anlatımla uyum sağlayacak şekilde çeşitlilik ve denge oluşturmayı hedefledim. Aslında bu biraz da olsa müzik yapmaya benzer. Müzikte var olan benzer prensipleri renklere uygulamak anlamına gelir.”

91 günlük çekim takviminden ve iki kıtada yapılan 2.000’den fazla çekimin ardından “The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor”un çalışmaları tamamlandı. Maceraperest ruhlu Rick O’Connell rolünü üçüncü defa oynayan Brendan Fraser için bir kez daha veda etmek zordu ama yeni bir bölümün başlayacağından dolayı heyecanlıydı.
Ünlü aktör filmle ilgili duygularını şu sözlerle dile getiriyor: “Bu filmin ruhunda macera, komedi, romantizm var. Tabii bol miktarda aksiyon ve harika dövüş sahnelerini de unutmamak gerekir. Sonuçta biz insanları eğlendirmek için buradayız.”
Filmin çekimlerinin tamamlanmasını kutlamak amacıyla SFX süpervizörü Steinheimer tarafından Çin usulü bir kutlama partisi düzenlendi. Sekiz dakika boyunca gökyüzünde havai fişek gösterisi yapıldı. Çekimler sırasında çok sayıda patlama izleyen, akrobatik dövüş sahnelerine katılan çekim ekipleri bile bu inanılmaz gösteriyi hayretler içinde izlediler. Kısacası, “The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor” gibi muhteşem bir aksiyon macera filminin tamamlanışına yakışan bir gösteri oldu.

Yaptığı filmi çok sevdiği Çin kültürüne ithaf eden yönetmen Rob Cohen’in filmle ilgili son sözleri şöyle: “Tarih, fantezi ve aksiyon içeren bir film için bence Çin eşsiz bir ülkedir. Bu filmi izleyecek olanlar, Çin’in kültürünün ne kadar güzel olduğunu hissedebilirse çok mutlu olacağım. Çinliler son derece sıcak ve duygusal insanlardır. Eğer onların kültürüne saygı gösterirseniz size her türlü yardımı yapacaklardır. Sanatsal işbirliği açısından Çinlilerden daha iyisini düşünemem.”

Hiç yorum yok: