KADIN AJAN NICKY VE DİĞERLERİ

KADIN AJAN NICKY VE DİĞERLERİ

Uluslararası politik entrikalar dünyasına geri dönen tek kişi Bourne değildir. Treadstone bünyesinde görev yapan kadın ajan Nicky de geri dönmesi için çağırılmıştır. Nicky’nin görevi, CIA ile Bourne arasında bilgilerin aktarılması için arabulucuk yapmaktır. Bu görevi nedeniyle Jason’a karşı sempati duymaktadır. Üstelik Bourne’u canlı gören en son kişi odur.

Kadın ajan Nicky rolünde ilk filmde olduğu gibi yine Julia Stiles’ın oynadığını belirten yapımcı Frank Marshall, bu rol için Julia Stiles’ın neden tercih edildiğini şu sözlerle açıklıyor:

“İlk filmle ikinci film arasında geçen sürede insanların ne kadar olgunlaştığını görmek ilginç oldu. Biz ilk filmi çekerken Julia henüz üniversite öğrencisiydi. Şimdi gerçekten olgun bir kadın oldu. Bu durumun aynı zamanda Nicky karakterinin yapısını da yansıttığını düşünüyorum. Kadın ajan Nicky de küçük yaşlardan itibaren istihbarat kurumu içinde büyüyüp olgunlaşmış. Bu yüzden kendisini kuruma çok bağlı hissettiğini görüyoruz.”

Kadın ajan Nicky rolünde ikinci kez kamera karşısına geçen Julia Stiles ise, portresini çizdiği bu karakterin özelliklerini şu sözlerle yorumluyor:

“Nicky ile ilk tanıştığımızda kurum içinde olup bitenleri anlamakta zorluk çeken üniversiteli bir kızdı. Şimdi daha yetkili bir konumda olduğunu görürüz. Elde ettiği bilgilerin kendisini ne kadar güçlü konuma getirdiğinin farkındadır. Hatta bu bilgiler sayesinde kurum içinde yükselerek Abbott ve üst yönetim ile eşit konuma kadar tırmanmıştır. Treadstone operasyonlarının kurum içinde çalışan ajanlardaki negatif etkilerini anlayabilmektedir. Bu yüzden kendisini iki arada bir derede kalmış hisseder. Hassas dengelerin bir tarafında artık çok fazla güvenmediği patronlarının emirlerini yerine getirmek; diğer tarafında ise bir zamanlar hayatını kurtarmış olan Jason’a yardım etmek vardır.”

“The Bourne Supremacy”de ilk filmden farklı yepyeni karakterler de yer aldı. Bunlardan birisi, çok fazla konuşmadan icraat yapan soğukkanlı suikastçi Kirill karakteriydi. Rakip kurum adına faaliyet gösteren Kirill rolünde “The Lord of the Rings” serisinde Rohan savaşçısı Eomer rolünden tanıdığımız genç aktör Karl Urban kamera karşısına geçti.

Karl Urban bu karakter konusundaki düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Kirill konuşmayı çok sevmeyen bir suikastçi ama konuştuğunda daima yüksek sesle konuşur. Doğrusunu söylemek gerekirse bir aktör olarak yeni bir projede yer aldığımda diyaloglarla örülü bir karakteri canlandırmak isterim. Ancak kimi zaman da bu tip soğukkanlı ve sessiz karakterlerin portresini çizmek de gerekir. Kirill’i eski klasik Fransız filmlerindeki soğukkanlı katillere benzettiğim için bu rolü kabul ettim.”

Jason Bourne’un paramparça geçmişinden gelen tanıdık yüzlerden birisi de, portresini Gabriel Mann’in çizdiği Danny Zorn adlı ajandır. Casuslar ve karşı casuslarla dolu bir dünyada faaliyet gösteren Danny Zorn’un özelliği iki taraflı çalışan bir ajan olmasıdır.

Böyle bir rolde oynamaktan büyük keyif aldığını vurgulayan Gabriel Mann, canlandırdığı Danny Zorn karakterinin özelliklerini şu sözlerle yorumluyor:

“İki yönlü dinamiğe sahip roller barındıran senaryoları her zaman ilginç bulmuşumdur.

Portresini çizdiğiniz karakterin ne yapacağı önceden kestirilebiliyorsa bunun çok fazla heyecan verici olacağını sanmıyorum. Karakterin çift yönlü olması her zaman ilginç çatışmaları da beraberinde getirir. Bu filmde zaten uluslar arası istihbarat gibi çok yönlü bir konuyla uğraştığımız için Danny Zorn’un iki taraflı çalışan bir ajan olması benim açımdan büyük fırsattı.”

“Bourne” serisinin ilk filmi “The Bourne Identity”de önemli yeri olan Conklin karakterinin (bu rolde Chris Cooper oynamıştı) filmin sonunda ölmesi nedeniyle senaryoda önemli bir boşluk doğmuştu. Bu nedenle boşluğu dolduracak yeni bir karaktere ihtiyaç vardı.

Film yapımcıları bu noktada Pamela Landy adlı bir kadın ajanı devreye soktular. Çift taraflı çalışmanın hiçbir çeşidine tolerans göstermeyen Pamela Landy, kendi operasyonlarını kendisi yapan bir kadın ajan olacaktı. İstihbarat dünyasının erkeklere özgü hiper-maço yapısı içinde iktidara gelmiş güçlü bir kadın olan Pamela Landy rolünde Joan Allen kamera karşısına geçti.

Bugüne kadar üç Oscar adaylığı almış olan Joan Allen, portresini çizdiği Pamela Landy’nin özelliklerini şöyle yorumluyor: “Pamela boş konuşmayı sevmeyen, işini profesyonelce yapan bir kadın ajandır. Son derece karmaşık bir yap-boz oyununun parçalarını birleştirmeye çalışır.

Kurum Başkanı Abbott’tan gelen bilgileri temel alarak bir karara varmaya çalışırken aynı zamanda Bourne hakkında kendi önsezilerine de kulak vererek denge sağlamaya çalışır. Öte yandan Abbott ile arasında rekabete dayalı bir ilişki vardır. Bu kesinlikle bir iktidar mücadelesidir.”

Hiç yorum yok: