The Stepford Wives Filmi Çekimleri

The Stepford Wives Filmi Çekimleri

HER TARAF ÇİÇEKLERLE BEZENDİ

Aynı zamanda çiçek uzmanı olan Christopher Bassett, mutfak tasarımında çiçek unsurunu nasıl kullandığını şu sözlerle açıklıyor: “Bir evin lüks görünümünde çiçek seçimi büyük önem taşır. Ben mutfakta egzotik görünümlü çiçekler kullanmak suretiyle Stepford evlerinin lüks havasını sağladım. Kusursuz şekilde düzenlenmiş çiçekler daima çok güçlü etki yapar. Bence doğru çiçek kullanımı, dışarıdaki dünyayı evin içine taşımanın ve bir evi rüya evine çevirmenin en etkileyici yöntemidir.”

Kasabadaki bütün evlerin set dekorasyonlarını ise Debra Schutt hazırladı. Bunlar arasında en radikal olanı hiç kuşkusuz Bobbie Markowitz’in eviydi. Debra Schutt bu evi nasıl tasarladığını şöyle anlatıyor:

“Bobbie’nin evi önceleri sağa sola atılmış dergi ve gazeteler, dondurulmuş yiyecek kutuları ve kirli giysilerle doluyken ‘Architectural Digest’ dergisinin sayfalarından fırlamışçasına düzenli bir eve dönüşür. Bobbie’nin evindeki bu dönüşümün, hepsi birer mimar mükemmelliğine ulaşmış Stepford kadınlarının mecazi anlatımını temsil ettiğini söyleyebilirim.”
Kaufman stüdyolarında ayrıca iki tane kompleks set daha vardı. Bunlardan birisi, Av Odası adıyla bilinen ve Stepford’un ünlü Erkekler Kulübüne ev sahipliği yapan seçkin görünümlü, tahta panelli odaydı. İkincisi ise görkemli dans partilerinin yapıldığı bahçe dekorlu büyük balo salonuydu.
Balo salonunu hayata geçiren prodüksiyon tasarımcısı Jackson De Govia, filmde oldukça önemli yer tutan bu mekanın özelliklerini şu sözlerle anlatıyor:

“Önce 19. yüzyıl havası taşıyan bir malikanenin size verildiğini hayal edin. Sonra bol para ve seçkin bir zevkle bu malikaneye eklemeler yaptığınızda neler olabileceğini düşünün. Bu seti zenginleştirmek için binlerce çiçek kullandım. Bunlar arasında Yeni Zelanda’dan ithal edilmiş egzotik orkideler, dev ortancalar ve çok renkli güller de vardı. Balo salonu için Stepford dünyasının kusursuz bir sembolü diyebilirim. Aynı zamanda kadınlar için de çok iyi bir paradigmadır. Çok güzel bir yerdir. Harika kokular vardır. Nefis yemekler yenir ve pahalıdır.”

Filmde Bobbie Markowitz rolünde oynayan Bette Midler’ın balo salonu seti konusundaki düşünceleri şöyle: “Çocukken ilk gördüğüm filmlerden birisi, başrollerinde Lana Turner ile Fernando Lamas’ın oynadığı ‘The Merry Widow’ olduğu için balo salonu sahnesini gerçekten çok sevdim. O film benim üzerimde derin etki bırakmıştı. Renkleriyle, müziğiyle, giysileriyle ve birbirinden güzel insanlarıyla harika bir filmdi. Bu yüzden yapımcı Scott Rudin’e 40 yıldan beri hiçbir filmde güzel bir vals sahnesi görmediğimi söyledim. O da bana, ‘The Merry Widow’u tekrar izlememi önerdi. Çekimler bittikten sonra bir de baktım ki, ışıklandırma dahil herşeyiyle o filme benziyordu.”

Balo salonu sahnesinden keyif alan sadece Bette Midler değildi. Christopher Walken, Matthew Broderick, Faith Hill, Glenn Close ve Nicole Kidman da sete girer girmez aynı heyecanı paylaştılar.

Christopher Walken’ın portresini çizdiği Mike Wellington karakteri, her sene yaz ortasında düzenlenen dans partisi sayesinde dans pistindeki hünerlerini sergileme fırsatını bulur. Bu arada Stepford kadınları da en gözalıcı kıyafetlerini giyme şansına sahip olurlar. Birbirinden görkemli gece kıyafetleri, topuz yapılmış saçlar, hatta taçlarla kasabanın bu en büyük partisinde hazır bulunmak çok önemli bir olaydır.

Hiç yorum yok: